Google, çoğumuzun  hayatına bir web arama motoru olarak girmiş olsa bile, e-posta, harita, müzik, kitap, eğlence, oyun ve daha birçok alanda başarılı ürünler geliştirmiş ve bunları hayatımızın çok önemli birer parçası hâline getirmiştir. Google’da birçok yaratıcı fikrin yemek sıralarında sohbet ederken, bahçede takım oyunları oynarken ve şirket üst düzey yöneticileri ile olağan toplantılar sırasında ortaya çıktığını biliyor muydunuz?

Öncelikle belirtmek gerekir ki yaratıcı olmak büyük bir yetenektir, fakat aynı zamanda geliştirilebilir de. Hep aynı şeylere aynı perspektiften bakmak zamanla körlük yaratacaktır, buna mesleki körlük de dahildir. Bununla beraber, bir iş analisti kendisini birçok alanda gelişime açık tutmalı ve olaylara birçok açıdan bakabilmeyi öğrenmelidir. Ölü Ozanlar Derneği kitabında bununla ilgili çok güzel bir deyiş bulunur.

Google iş görüşmelerinde mülakatı gerçekleştiren yetkililer adayı tanıdıktan sonra “vaka mülakatı” tekniğini kullanarak bir durum veya problem sunarlar ve bu konuda ne yapabileceğinizi anlamak isterler. Özellikle belirttikleri şudur ki sorunun doğru veya yanlış cevabı yoktur, yalnızca sizin bir duruma veya probleme nasıl yaklaşacağınızı anlamaya çalışırlar.

Bu mülakatlarda problemde aslında yetkilinin verdiğinden daha fazla bilgi gizlidir ve doğru sorular sorarak asıl istenenin ne olduğunu anlamanız beklenir ki bu analitik düşünmenin ve problemi küçük parçalara bölerek çözmeye çalışmanın önemli bir göstergesidir. Tanıdık geliyor değil mi? Bir iş analistinin de çalışma hayatında sıkça karşılaştığı durum, iletilen gereksinimlerin altındaki gerçek iş ihtiyacının tespit edilmesi gerektiğidir. Etkin soruları sorarak iş ve teknik birimlerden iş ihtiyacına yönelik tüm gereksinimleri toplamak ve bunları analiz edip problemi parçalar halinde yönetip çözmemiz gereklidir.